Bu Blogda Ara

7 Nisan 2021 Çarşamba

ASTROLOJİ VE DOĞUM YERİ İLİŞKİSİ

 ASTROLOJİ VE YAŞAM YERİ İLİŞKİSİ @HUNİLİASTROLOG

Astrolojinin, yer küre ile bağlantısını biliyor musunuz?

Doğa, en doğal haliyle; Venüs ve Jüpiter yönetimindedir. Dağlar, kırlar, denizler, ağaçlar ve toprak…

Venüs;  hayattan keyif alınan , zevkli, sevgi dolu, haz veren konuları sembolize eder.

Jüpiter ise; cömertliği, neşeyi, verici olmayı ve genişlemeyi simgeler.

İnsan eli değmemiş Doğa; keyif verendir, haz verendir, sunandır ve kendi kendisini büyüten besleyendir. Var olduğu hali ile, sanatsal bir tablo gibidir. Doğa’nın filtreye ihtiyacı yoktur. O her haliyle güzeldir zaten…

 

İnsanoğlunun betonlaştırdığı, değiştirdiği doğa ise; Satürn ve Mars yönetimindedir. Betonlar, demir ve çelik bu gezegenlerin idaresi altındadır.

Mars; öfke, acelecilik, hoşgörüsüzlüğü temsil eder.

Satürn ise; üzüntü, zorluk, depresyonu simgeler.



Şehir hayatı insanı ister istemez daha hızlı olmaya, öne geçmeye, bunları yerine getirmeye çabalarken strese zorlar. Şehir hayatı insanı Mars ve Satürn doğasına zorlar. “Disipline ol, savaş, öğret, al” der. Bu zorunluluk;  sıkıcı, gergin, kavgacı, depresif, ruhu ağır, bedeni hızlı insan tipini çoğaltır. Satürn “her şeyde bir anlam olması gerektiğini” söylerken, Mars “vaktimiz yok, acele et” der. Kaba, tahammülsüz, hayattan zevk almayı bilmeyen, zevk alabilene de şaşıran insan tiplemelerinin sebebi, bu etkidir.

Depresyonun şehir hayatında daha sık görülmesinin bir nedeni de budur. Her yer beton, her yer taş.

Kuşlara yuva yapacak alan kalmamışken, insanoğlu tıklım tıkış yaşamaya çalışırken hayattan nasıl hakkınca keyif alabilir?

Oysa doğa öyle midir? Doğa cömerttir, verir. Bir meyvenin oluşması için aceleye ihtiyacı yoktur. Acele olan meyveden de hayır gelmez. Her şey doğa takvimi ile belirli bir düzende ve vaktinde olur.

Büyük şehirlerde, metropollerde yaşayan ve yaşamak zorunda olan insanlar… Tüm yıl koştura koştura çalışan, işe ulaşma çabası ile başkalarını ezip geçmek zorunda kalan güzel insanlar… 1 haftalık bile olsa; tatil için doğaya, kırsala kaçtığınızda ruh haliniz nasıl da değişiyor, fark ettiniz mi? Yolda gördüğünüz kaplumbağayı, aracınızdan inip güvenli bir yere taşıdığınızı hatırlayın.

Sizler doğa ile bir bütün, bütünün bir parçası olduğunuzu hatırlayın. Hiç değilse fırsat bulduğunuzda toprakla ilişki kurun, toprağa basın. Saksıdaki toprağa dokunun.

Açık havaya çıktığınızda gökyüzüne bakın, koşturan kediyi izleyin.

Arkadaşla sorun çözme işini telefonda da yaparsınız; o anın tadını çıkaran kişiler olun.

 

 

Yaşadığımız yerin bizleri nasıl etkilediğini gördük. Peki ya doğduğumuz yer?



Deniz, göl, nehir  kenarında doğmuş, sahili olan yerlerde doğmuş kişiler hangi burçtan olursa olsun; Yengeç, Akrep ve Balık Burcu etkilerini almış olurlar. Daha çok, Ay’ın etkisinde olan bu kişiler uyumlu, sezgileri güçlü, sıvı (alkol dahil) tüketimini seven, hassas ve duyarlı kişiler olur.




Denizden uzak, dağlık ya da kırsal kesimde doğmuş kişiler; kaybetme korkusunu çok yoğun hisseder. Savaşma ve elde etme becerileri gelişmiştir. Zorluklarla nasıl mücadele edileceğini iyi bilirler. Başarı ve zorluk Satürn’ün yönetimindedir. Bu nedenle bu kişiler katı, kuralcı, eğlenceden uzak, sabırlı ve dayanıklı olurlar. Mütevazi yaşam koşullarına uyum sağlarlar. Çok çalışkandırlar. Oğlak ve Başak burcu arketiplerine sahiptirler.

Dağlık ve soğuk olan bir bölgede doğmuş kişiler de Satürn etkisindedir. Zorlu koşullarda yaşadıkları için, zorluklarla sıkça karşılaşırlar. Yaşadıkları sınavlar da büyük ve sık olur.

Düzlük ve sıcak alanda doğmuş kişiler; gelecek kaygısı taşımayan, günlük telaşları ve günlük rutinleri olan kişilerdir. Tembelliğe yatkınlık görülür. İstikrar konusunda zorlanırlar. Bu doğa yerleşimindeki kişiler Jüpiter ve Venüs etkisindedir. Hangi burçtan olursa olsun; Boğa, Terazi, Yay etkisini taşırlar. Zorluklardan kaçma eğilimi görülür. Eğlenme, yeme-içme alışkanlıklarında abartı görülebilir.

Yanardağ bulunan yerde doğmuş kişiler; Mars’ın kontrolündedir. Kolay alevlenip, öfkelenebilir. Savaşçı bir ruha sahip olurlar.

Rüzgarı bol olan yerde doğmuş olan kişiler; mükemmellik peşinde koşmazlar. Hızı sever, özgürlük hissini doyasıya yaşarlar. Bu kişiler rüzgarda savrulan yaprak gibi, oradan oraya koşturmayı, gezinmeyi severler. İkizler ve Yay arketipleri ile uyum gösterirler. Hem Merkür hem de Jüpiter doğasında olurlar.

 

Doğduğu koşulların kişi üzerindeki etkisi yoğun olsa da, insanoğlunun vücudunun % 70’inin su olduğunu hatırlarsak, uyum gösterme konusunda zorlanmadığını fark ederiz. Kısa süreliğine olsa bile, gittiği yerin doğal koşullarına adapte olur. Gergin bir şehir insanı, köyüne ziyarete gittiğinde sakin ve barışçıl olur. Zorunlu olduğu için erken kalkan ve bu durumdan her sabah şikayet eden kişi; farklı bir evde, şehirde, doğada kendi isteği ile ve huzurla erkenden uyanabilir. Ya da sakin hayata alışmış biri, gürültülü şehre girer girmez hayatın koşturmacasına dahil olmaya başlar. Gerilir, strese girer. Neredeyse pas tutmuş Mars ve Satürn’ü devreye girer.

 

Doğduğun yer mi, doyduğun yer mi?


HUNİLERİNİZE VE IŞILTINIZA SAHİP ÇIKIN!



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CUMHURİYETİMİZ 100 YAŞINDA!

  Ben, Cumhuriyetin içine doğdum! İçine doğduğun evin koşulları her ne ise, Herkesin o koşullarda yaşadığını düşünürsün. “Diğer türl...

ÇOK OKUNANLAR